Ana SayfaGenelAğır Bir Misafirimiz Vardı: Koronavirüs!

Ağır Bir Misafirimiz Vardı: Koronavirüs!

Erbabı tasavvuf derki; “illet (hastalık), kıllet (fakirlik) ve zillet (itibarsızlık) Allah’ın (cc) sevdiği kullarına ara sıra gönderdiği hediyelerdir/misafirlerdir, 40 gün geçti ve halen üçünden biri veya birkaçı gelmediyse kendinden kork, gözden çıkarılmış olabilirsin”.

Ne mutlu o insanlara ki, Yüce Allah’ın (cc) imtihan vesilesi olarak ara sıra gönderdiği bu misafiri ve misafir Sahibini memnun edenlere!

Bu minvalde bizim de Nisan 2021’de ağır bir misafirimiz vardı: Koronavirüs!

Elhamdülillah alâ külli hal, misafirimizi yolcu ettik, inşaAllah misafirimizi ve misafiri gönderen Rabbimizi memnun etmişizdir. Gereken ihtimamı ve misafirperverliği göstermişizdir ve bu vesile ile de imtihanımızı kazanmışızdır, sonrası için de dersler çıkarmamızı nasip eylesin Rabbimiz inşaAllah.

Bir imtihan vesilesi olan hastalık misafirine sabreden, isyan etmeyen, şükreden, dua ve tefekkür eden mümin kişinin günahlarının silineceği, derecesinin yükseleceği, geleceği için nasihat olacağı ve eğer ölürse de şehit olacağı bildirilmektedir. Ek olarak bu niteliklere sahip bir hastalık imtihanı sürecinin ibadet hükmüne geçeceği de belirtilmektedir. Allah (cc) buyuruyor ki “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele! (Bakara 155).

Peygamber Efendimiz de (sav) hadisi şeriflerinde, “Allah, şöyle buyurdu: Mümin kullarımdan birine bir bela ve hastalık verdiğimde Bana hamd eder ve verdiğim bela ve hastalığa sabır gösterirse, yatağından kalktığında annesinden doğduğu günkü gibi günahlardan temizlenmiş olarak kalkar. Allah, hafıza meleklerine şöyle buyurur: Ben bu kulumu yatağa esir ettim ve ona bela verdim. O halde ondan önce sıhhatteyken kendisine yazmış olduğunuz sevapları yazmaya devam edin” diye ifade buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, Taberani).

Diğer bir hadisi şeriflerinde Peygamber Efendimiz (sav) buyurmuşlardır ki, “Mümin kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle müminin günahından bir kısmını mağfiret buyurur” (Buhari, Müslim, Tirmizi). Yine bir hadisi şeriflerinde Peygamber efendimiz (sav), “Gözün görmez hâle gelmesi, günahlara kefarettir. Kulağın işitmez hâle gelmesi, günahlara kefarettir. Bedenden eksilen diğer şeyler de bunun gibidir. Ölçülerine göre günahlara kefaret olurlar” (Suyuti) buyurmuştur.Peygamber efendimiz (sav), başka bir hadisi şeriflerinde, “Mümin bir hastalığa yakalanır, sonra da Allah ona o hastalıktan şifa verdiğinde, bu geçmiş günahlarına kefaret ve geri kalan hayatı için de bir öğüt olur. Münafık ise hastalanır, sonra da sıhhate kavuştuğunda sahibi tarafından bağlanan sonra da salıverilen, fakat niçin bağlandığını ve niçin salıverildiğini anlamayan deve gibidir” buyurmuştur (İbn Ebi Şeybe, Hennad, Ebu Nuaym, Ebu Davud).

Başka bir hadisi şeriflerinde Peygamber efendimiz (sav), “İnsanların en çok musibete uğrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre diğer insanlar gelir. Kişi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. Eğer dine bağlılığı varsa, belası (imtihanı) daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musibetlerle karşılaşır. Kişiye belalar gelir, gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz” diye buyurmuştur (Tirmizi, Ahmed b. Hanbel).

Diğer bir hadisi şeriflerinde Peygamber efendimiz (sav), “Kul, ibadet üzere iyi bir yolda iken hastalansa, o kul ile görevli meleğe denir ki ‘iyileşinceye veya ölünceye kadar sıhhatli iken yaptığı ameli gibi sevap yazın” diye buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel).

Hastalık, kişinin ahirette derecesinin yükselmesine ve mükafatlandırılmasına vesile bir sebeptir. Nitekim Peygamber efendimiz (sav) hadisi şeriflerinde bunu açıkça beyan etmiştir: “Bir kul kendisi için (cennette) hazırlanmış olan makama ameliyle erişemeyecekse, Allah onun bedenine veya malına veya çoluk çocuğuna bir bela verir de bu belaya karşı, sabrı sebebiyle o makama eriştirilir” (Ahmed b. Hanbel). “Kulumun iki sevgili uzvunu (göz nurlarını) giderirsem, o da ona sabrederse, iki gözüne karşılık ona Cenneti veririm” (Buhari). “Kıyamet gününde musibet zedelere sevap verileceği zaman dünyada afiyette ve azaları sağ salim olanlar, dünyada iken derilerinin keskin âletlerle parça parça kesilmiş olmasını arzu edeceklerdir” (Tirmizî).

Hastalık, sabır ve şükür ile geçirildiğinde, eğer arkasından ölüm gelirse, sahibine şehitlik sevabı kazandıracak bir ikramiyedir (Yıldırım 2016). Nitekim hadisi şeriflerde, “Beş durum vardır ki, onlardan biri üzere ölen kimse şehittir: Allah yolunda öldürülen şehittir. Allah’a itaat yolunda ölüp boğularak ölen şehittir. Allah’a itaat yolunda olup da karnındaki bir hastalık sebebiyle ölen şehittir. Allah’a itaat yolunda olup da yaralanarak ve vebadan ölen şehittir. Allah’a itaat yolunda olup da doğum sebebiyle ölen şehittir” diye buyurulmuştur (Câmiü-s-Sağir).

Hastalık, unutulan nice nimetlerin hatırlanmasını sağlayan en önemli nasihatçidir (Yıldırım 2016). Nitekim Peygamber efendimiz (sav), “Beş şey gelmeden önce, beş şeyin kıymetin bilin! Hastalık gelmeden önce sağlığın, ölüm gelmeden önce hayatın, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, dolu vakit gelmeden önce boş vaktin.” (Buhari). “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunlar hususunda aldanmıştır: Bunlar sıhhat ve boş vakittir” diye buyurmuştur (Buhari, İbn Mace).

Hastalık, kader planında yazılanların ortaya çıkması ve Allah’ın takdir ve iradesi ile kuluna isabet eden bir nimettir (Yıldırım 2016): “Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir Kitap’da yazılmış bulunmasın. Doğrusu bu Allah’a kolaydır. (Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez” (Hadid 22-23).

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Hastalıklar Risalesinde hastalıkların önemini şu şekilde ifade etmiştir: “Ey bîçare hasta! Merak etme, sabret. Senin hastalığın sana dert değil belki bir nevi dermandır. Çünkü ömür bir sermayedir, gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zayi olur. Hem rahat ve gafletle olsa pek çabuk gidiyor. Hastalık, senin o sermayeni büyük kârlarla meyvedar ediyor. Hem ömrün çabuk geçmesine meydan vermiyor, tutuyor, uzun ediyor tâ meyveleri verdikten sonra bırakıp gitsin”. diye buyurmaktadır. Aynı Risalede Saidi Nursi Hazretleri hastalıkların ibadet olduğunu şu cümleleri ile ifade etmektedir: “Ey sabırsız hasta! Sabret belki şükret. Senin bu hastalığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne getirebilir. Çünkü ibadet iki kısımdır. Biri, müsbet ibadettir ki namaz, niyaz gibi malûm ibadetlerdir. Diğeri, menfî ibadetlerdir ki hastalıklar, musibetler vasıtasıyla musibetzede; aczini, zaafını hisseder. Hâlık-ı Rahîm’ine iltica eder, yalvarır. Hâlis, riyasız, manevî bir ibadete mazhar olur” (https://www.hizmetvakfi.org/risaleinur/etiket/hastalar-risalesi/).

İmam Gazali (2020) Kimya-yı Saadet adlı kitabında, “Allah Teala; bela, hastalık ve dert yoluyla insanları kendisine çağırarak adeta, bu hastalık değil, lütuf kemendidir[1]. Dostlarımızı bununla kendimize çağırırız” diye not etmiştir.

Hayati İnanç da der ki, “hastalık sayesinde kişi kulluğunu hatırlar, boynu bükülür, gözü yaşarır, dua eder, Allah’a yaklaşır. Kul Allah’a dua ile yaklaşır, duaya vesile olduğu için hastalık büyük bir nimettir”.

Nurettin Yıldız hoca da hastalığın Allah’a (cc) yaklaştıran bir nimet olduğunu not ederek konuya ilişkin aşağıdaki hususları dile getirmektedir. “Biz Allah’ın (cc) mülkündeyiz, söz sahibi Allah’tır (cc). Allah’ın (cc) iradesi dışında hiçbir şey vuku bulmaz. Dolayısıyla hastalık Allah’ın (cc) iradesinde olan bir hadisedir. Hastalık derstir, ibadettir, cennet vesilesidir. Hastalık duaya, Allah’ı (cc) hatırlamaya vesile olduğu için, Allah’a (cc) yaklaştıran bir sebep olduğu için bir kazançtır. Kişi hastalığı esnasında Yaratandan başka sığınılacak kimse olmadığı bilinci içinde ve hastalıktan sonra da Allah’a (cc) yakın hissediyorsa imanı güçlenmiş demektir. Mümin insan hastalığından ders çıkarmalıdır.” Hastalığımız öncesi/esnası ile sonrası arasında menfi bir fark olmalıdır müminin hayatında. Müminin hastalığı farklı olmalıdır. Hasta olmamak için tedbir, hasta olursak helalinden tedavi için uğraşmak ve üçüncü aşamada da kişi ister iyileşsin ister başka şekilde sonuçlansın bu hastalık Allah’a (cc) yaklaştıran bir araç olmalıdır. Müminin hastalığa bakışı ‘tedbirli ol, tedavi ol ve rahat ol’ olmalıdır. Neticede hastalık bela ve sıkıntıdır, ancak nimete ve kazanca dönüştürülmelidir. Bu ise ‘sabır, dua, hamd ve şükür’ ile gerçekleşecek bir durumdur.

Gelen bela ve sıkıntılara sabrederek göğüs germek büyük nimettir. Sabredemeyen felakete düçar olur. Bir hastalık, bir bela gelince bağırıp çağırmak fayda vermez. Aksine zararlı olur. Bunun tek çaresi Allahü teâlânın takdirine razı olmaktır. Sabırlı olmayan muvaffak olamaz. Bir kimse başına gelen felaketlere sabretmezse devamlı huzursuz olur, doğru dürüst ibadet edemez. Kim Allah’tan korkarak sabrederse sıkıntılardan kurtulur. Sabreden muradına erer. Her hayra sabırla ulaşılır (https://www.facebook.com/636763043028766/posts/d41d8cd9/1508660575839004/, 23.04.2021).

Evet bir yılı aşkın bir süredir insanoğlu koronavirüs musibeti ile karşı karşıya. Bu musibet vesilesi ile Soner Duman hoca, “bir virüs insanlığa ne anlatabilir?” diye sorup cevaben de; “1) Temizliğin ne kadar önemli, 2) tedbirin ne kadar gerekli, 3) sağlığın ne büyük hazine, 4) insanın ne kadar âciz, 5) dünyanın ne kadar fani, 6) ölümün ne kadar yakın ve 7) Allah’ın ne kadar büyük olduğunu anlatır” diye tarihe not düşmüştür. Allah bundan sonraki hayatımızı layıkıyla Müslümanca yaşama hususunda hastalık misafirinden bu ve benzeri dersler çıkarmayı nasip eylesin.

Hastalığımız süresince arayan, soran, mesaj gönderen ve de dualarıyla yalnız bırakmayan herkesten Allah razı olsun.

Allah şifa bekleyen ehli iman kullarına Şafi ismi ile şifa versin.

Allah bu ve benzeri musibetlerden cümlemizi muhafaza eylesin.

Amin..

Selam ve dua ile…

Kaynaklar

Bedüzzaman Said Nursi. Hastalar Risalesi (https://www.hizmetvakfi.org/risaleinur/etiket/hastalar-risalesi/, 28.04.2021).

Hayati İnanç. Hastalık Bir Nimettir (https://www.youtube.com/watch?v=zVK8Cp2X2dY, 26.04.2021).

https://www.facebook.com/636763043028766/posts/d41d8cd9/1508660575839004/, 23.04.2021

İmamı Gazali. (2020). Kimya-yı Saadet, 1. Cilt, Semarkand Yayınları, İstanbul.

Muhammed Emin Yıldırım. (2016). Allah’ın Bir İhsanı ve Rahman’ın Bir Hediyesi Olarak Hastalık (https://www.siyervakfi.org/allahin-bir-ihsani-ve-rahmanin-bir-hediyesi-olarak-hastalik/, 30 Ni-san2021).

Nurettin Yıldız. Hastalık İbadettir (https://www.youtube.com/watch?v=hIsyhaeR7fs, 26.04.2021).

Soner Duman. Bir Virüs İnsanlığa Ne Anlatabilir? (https://twitter.com/soner__duman, 27.4.2021).


[1]    Kemend: Eskiden idam için boyna geçirilen yağlı kayış. Uzakta bulunan herhangi bir nesneyi yakalayıp çekmek için üzerine atılan ucu ilmekli uzunca ip.

[Atıf: Yıldırım HH. (2021). Ağır Bir Misafirimiz Vardı: Koronavirüs! Tıbb-ı Nebevi Yazıları (www.tibbinebevimerkezi.com, 05.05.2021)].

Hasan Hüseyin Yıldırım
Hasan Hüseyin Yıldırımhttps://www.hhyildirim.com/
Sağlık politikaları konusunda uzmanlaşan Yıldırım’ın çalışmaları; sağlık, sağlık hizmetleri ve sağlık sistemleri ile ilgili politika, yönetim ve ekonomi konularına odaklanmaktadır. Yıldırım, son dönemdeki araştırmalarını genelde İslam ve Tıp araştırmaları, özelde ise Tıbb-ı Nebevi üzerine yoğunlaştırmış bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz
Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

YAZARLAR

En Çok Okunan Yazılar