Toprak deyip geçme ey yolcu! Ham maddemiz toprak, bu dünyaya doğduğumuzda yani şu anda üzerinde imtihan olduğumuz geçici dünya hayatı toprak, öldükten sonra yani ahirete doğduğumuzda mezarımız (bekleme salonumuz) toprak ve nihayetinde sonsuz yaşam mekânı ahiret yurdundaki yurtlarımız toprak (cennet toprakları veya Allah muhafaza cehennem toprakları).
İmtihan yurdu olan şu fani dünya topraklarındaki mülkiyet çabalarımız ahirete doğduktan sonraki sonsuz yaşamlarımızı olumlu veya olumsuz şekillendirecek olan çabalardır. Bu çabaların helal dairede olması çok büyük önem arz etmektedir.
Geçici olarak bulunduğumuz bu imtihan dünyasında helal dairede emaneten (emanet mülkiyet) sahip olduğumuz topraklar hariç, haram dairede toprak sahibi olma çabalarımız hem bu geçici dünyada hem de sonsuz ahiret yurdunda bizleri perişan edecek çabalardır.
Nedir bu haram dairede toprak sahibi olma çabaları? Birkaç örnek vermek gerekirse; faizle, haram kazançla, hile ve hurda ile, alavere-dalavere ile, kul hakkına, komşu hakkına, akraba hakkına, ana-baba ve kardeş haklarına girerek başta araziler, evler, hanlar, hamamlar, yatlar, katlar, arabalar vs olmak üzere sahip olduğumuz veya olmak istediğimiz emanet mülkiyetler.
Bir gün muhakkak son bulacak olan bu emanet mülkiyetler konusunda düştüğümüz hatalardan biri de sanki bu dünyaya sırf mülk sahibi olmak için gelmişiz, başka bir ifade ile yaratılışımızın ana gayesi bu imiş gibi bir inançla helal haram demeden çabalamamızdır.
Halbuki Allah (cc), insanları kendisine kulluk etsinler diye yarattı (Zariyat 56), yoksa haram helal demeden bu dünyada mal, mülk, kısacası toprak sahibi olmak için çabalasın diye yaratmadı. Helal dairede edinilen emanet mülkiyetlere kimsenin bir lafı yok.
Olan lafımız ise iki hususa yönelik: Birincisi, toprak sahibi olmak için içine girilen çabaların “kul olma” şiarının önüne geçmesi, başka bir ifade ile yaşam serüvenimizde ve kurgumuzda toprak sahibi olmanın daha öncelikli bir uğraş halini alması. İkincisi de toprak sahibi olma çabasında helal haram ayırımlarına pek dikkat edilmemesi.
Bu dikkatsizliğin yoğun olarak yaşandığı iki temel alan barınma ve taşıt olarak karşımıza çıkıyor. İşte deniliyor ki barınma ve taşıt temel bir ihtiyaç, dolayısıyla yeri geldiğinde faiz enstrümanı kullanılarak da ev ve araba sahibi olunabilir, olunmalıdır da. Bu kesinlikle İslami bir yaklaşım değildir.
Bilindiği üzere İslam Dininde sınırları aşmanın temel ruhsat kaidelerinden biri de “zaruret durumu”dur. Örneğin yenilmesi haram olan yiyecekler Kur’an-ı Kerim’de sayılmıştır. Ancak zaruret durumunda (yenilmediği taktirde ölüm ile neticelenecek durum hasıl olacak ise) bu haram yiyeceklerden ölmeyecek kadar yemeye müsaade vardır. Benzer zaruret durumunu faizle ev ve araba alma ile ilişkilendirerek sesli düşünebiliriz. Şöyle ki; öyle bir belde de yaşıyorsunuz ki kendi eviniz yok, kiralık eviniz de yok, kimse sizinle evini de paylaşmıyor, çadır da açamıyorsunuz, sadece ve sadece evi satın alırsanız barınma ihtiyacınızı karşılayabileceksiniz. Başka bir ifade ile barınma ihtiyacınızı gidermeniz için tek seçenek ev satın almak. Bu durumda haram olan faiz mekanizmasını kullanarak ev (o da en asgarisinden) sahibi olmanızda bir beis olmayabilir [doğrusunu Allah (cc) bilir].
Bu noktada şunu ifade etmek yanlış olmasa gerek: İslam Dininde temel bir kaide olan zaruret durumu, mevcut koşullarda ev ve araba alımı için oluşmuş değildir.
Dolayısıyla kiralık ev ve diğer seçenekler olduğu sürece haram olan faiz müessesini kullanarak ev satın almanın haram olduğu değerlendirilmektedir. Bu işin lamı cimi olmadığı gibi, lafı eğip bükmenin anlamı da yok kardeşim. Benzer durum araba ve diğer mülkiyet edinimleri için de geçerlidir.
Hakikat şudur ki “herkes bir gün toprak sahibi olacak”. Dolayısıyla bu imtihan dünyasında ev alamadım, tarla alamadım, han-hamam, arazi alamadım diye üzülmeyin. Çünkü sonsuz yaşam mekânı olacak olan ahiret hayatında herkesin bir toprağı olacak, başka bir ifade ile herkes bir mekân sahibi olacak.
Sonsuz ve gerçek hayatta sahip olacağımız mekanlarımızım ve topraklarımızın güzel, verimli, bereketli, huzurlu ve de sağlıklı olabilmesi için misafir olduğumuz geçici olan (son bulacak olan) bu dünyada, toprak sahibi olma çabalarımızın helal dairede kalması ve “kul olma” çabalarımızın önüne geçmemesi gerekmektedir.
Selam ve dua ile.
[Atıf: Yıldırım HH. (2020). Herkes Bir Gün Toprak Sahibi Olacak! Tıbb-ı Nebevi Merkezi (www.tibbinebevimerkezi.com, 30.08.2020)].